Bazen karşımızdakine ön yargı ile yaklaşırız.Hep başkalarının, hep karşımızdakinin problem çıkardığını, karşımızdakinin problemli olduğu tezini savunuruz.Hani derler ya iğneyi kendine çuvaldızı başkasına diye…Kendine iğneyi batırabiliyorsan başkasına çuvaldız dahi saplayabilirsin. Karşımızdakinin problem olduğunu düşünürken,onun sıkıntılarını hezeyanlara gark ederken unutmamamız gereken bir şey var ki o da, belki problemin kendimizde olduğudur. Yani velhasılı kelam bu kısa makalemde anlatmak istediğimi belki de şu küçük nüktedar hikayecik anlatır…
Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından korkuyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş.Ona nasıl yaklaşması gerektiğinden emin değilmiş.
Bu durumu konuşmak icin aile doktorunu aramış; doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş.
“Yapacağın şey su, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla
“O aksam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş.
40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş
“Hayatım bu akşam yemekte ne var?”
Cevap yok Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış
“Hayatım bu akşam yemekte ne var?”
Gene cevap yok Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe 20 adım ve tekrar sormuş
“Hayatım bu akşam yemekte ne var?”
Hala cevap yok Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış
“Hayatım bu akşam yemekte ne var?”
Gene cevap alamamış Bu sefer karısına iyice yaklaşmıs ve aynı soruyu tekrar sormuş
“Hayatım bu aksam yemekte ne var?”
“Hayatım beşinci kez söylüyorum, Tavuk”
Son Yorumlar