Masal Kızı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

gittin anaç kuşlar gibi
üstün başın siyah, sağın
solun rüzgar
geçtiğin yolları topladın gittin
ardın sıra devrildi gök
bulutlara karıştı toprak
koşmayı unuttu kısrak
çatladı bilinç, dağıldı çağrışımlar, anılar
iç içe geçti imgeler, sanrılar
yokluğunu yağmaladı bezirganlar
izini bile toplayamadım, gittin

rüzgarını taşıyan nice coğrafyadan
bir çığlık gibi geçtim
geçtiğim ülkelere adını bağışladım
dize geldi nemrutlar, firavunlar
heybemde son bakışın, ırmaklara karıştım
çakallar şaşkın, dağlarda kokun var
taylar nereye koşuyor böyle soluksuz
başaklara kan sıçramış, neden?
ey bedevî zaman, kehribar ölüm
ey aşkın cinnet, uğultulu ten
vagonları dolduran opera hüzün dağıtıyor
güneşi kucaklıyorum yollar benim oluyor
alıp başımı gidiyorum, üstüm başım rüya
kirpiklerini topluyorum, sağım solum eşkıya
ah masal kızı hangi sahildesin
denizin olmalıyım

rüzgarını taşıyan nice coğrafyadan
adını sundum, geçtim
bir nabız gibi geçtim
şakaklarım rüzgar dolu
dökülen yerlerime tuz bastım, geçtim
pasaportuma basıldı mühür, işte hüküm:
‘bu adam bu aşkı kaldıramaz’
aldırmadım, geçtim
söyle masal kızı, hangi şehirdesin
göğün olmalıyım